Olgular
Olgu I: 52 yaşındaki kadın hasta, yaklaşık yirmi yıldır sık sık tekrarlayan üst solunum yolu en-feksiyonları ve inatçı, özellikle sıvı gıda alımıyla artma gösteren nonprodüktif öksürük şikayetleriyle kliniğimize müracaat etti. Yapılan fizik muayenesendi sağ alt lobda yer yer krepitan raller ve sinüzal taşikardi dışında bir patoloji saptanmadı. Rutin kan tetkiklerinde Hb: 7.8 gr/dl, lökosit 8.800/mm3, eritrosit 3.250.000/mm3, sedimantasyon 50 mm/saat bulundu. Mevcut anemisi, kronik hastalık anemisiyle uyumlu olarak değerlendirildi.
Rutin akciğer grafisinde, sağ alt lobda minimal pnömonik infiltrasyon dışında patoloji saptanmadı. Hastanın şikayetlerinin - özellikle sıvı olmak üzere gıda alımıyla ilgili göstermesi üzerine özefagoskopi yapıldı. Fiberoptik özefagoskopla yapılan endoskopide, dişlerden itibaren
27. cmde sağ yan duvarda, yaklaşık 4 mm. çapında, öksürmekle hava kabarcıklarının çıktığı bir ağız görüldü (Resim 1). Bunun dışındaki tüm özefagus mukozası normal görünümündeydi. Bunun bir fistül ağzı olabileceği düşünülerek özefagografi çekildi. Özefagus ile sağ alt lob arasındaki fistül traktı ve akciğer parankimi içine opak madde geçişi görüldü (Resim 2). Bronkografik tetkik sonunda, özellikle posterior segmentte daha belirgin olmak üzere alt lobun bronşektatik olduğu saptandı. Fistül traktı visüalize edilemedi.
Hastanın hikayesinde geçirilmiş enfeksiyonu izah edecek semptomatoloji mevcut değildi. Olası bir tümörü ekarte etmek ve de etiolojiyi belirlemek için komputarize tomografiyle mediasten tetkik edildi. Enfeksiyon ya da tümör ile bağdaşan bir patolojiye rastlanılamadı. Ancak sağ alt lobda yer yer bronşektaziye uyan alanlar tespit edildi (Resim 3). Mevcut fistülün olası bir sekesterize akciğerle olan ilgisinin tespiti amacıyla aortografi çekildiyse de sekestrasyon lehine bir bulguya rastlanmadı.
Bu klinik bulgular ışığında olgu, BÖF ön tanısıyla ameliyat edildi. Sağ standart posterolateral torakotomiyle altıncı intekostal aralıktan yapılan toraks eksplorasyonunda özefagus ile akciğer arasında yaklaşık 3 cm uzunluğunda ve 1 cm çapında fistül ile karşılaşıldı (Resim 4). Parankime direkt olarak giren ve çevresindeki tüm mediastinal dokular normaldi. Tümör ya da lenfadenopati mevcut değildi. Özefagusa yakın
bir yerden klempajı takiben fistül divizyonu yapıldı ve cerrahi prosedüre sağ alt lobektomi ilave edildi. Fistül yeri, mediastinal plevra ile örtüldü. Ameliyat sonrası dönemde herhangi bir sorunu olmayan hasta, onbirinci günü taburcu edildi.
Lobektomi materyalinin ve fistül traktının mikroskopik incelenmesinde, fistüle ait kesitlerde, duvarı fibrokollagen doku ve kas demetleriyle sarılı ve çok katlı yassı epitel ile döşeli lümeni olan oluşum izlendi. Fistülün akciğere girdikten 0.5 cm sonra bronş ile birleşmekte olduğu ve bu bronşun seri kesitlerinde fistüle ait squamöz epitelin, bronşa ait respiratuar epitel ile devamlılık gösterdiği saptandı (Resim 5). Fistül ve bronş lümeninde, alınan gıdaları düşündüren koyu bazofilik boyanmış materyal mevcuttu. Ayrıca diğer alanlarda bronş lümenin
de dilatasyon, duvarında iltihabi infiltrasyon, akciğre parankiminde de atelektatik ve pnömonik alanlar gözlendi. Tüm bu bulgular ışığında mevcut patoloji, konjenital BÖF olarak değerlendirildi.
Olgu II: 45 yaşındaki kadın hasta öksürük ve ateş şikayetleri nedeniyle müracaat ettiği ilk klinik tarafından onbeş günlük bir tedavi uygulanmış ancak akciğer grafisinde sağ alt zonda pnömonik infiltrasoynun sebat etmesi üzerine kliniğimize sevk edilmişti. Anamnezinde uzun yıllardır süre gelen öksürük ve sık sık tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları dışında bir özellik yoktu. Fizik muayenesi normal olarak değerlendirildi. Hb: 10.8 gr/dl, Htc:%33, lökosit 10.200, sedimantasyon 32 mm/saat bulundu. Hastanın öksürük şikayetlerinin kaybolmaması üzerine yapılan bronkoskopide herhangi bir intrabronkiyal patoloji saptanmaması üzerine yapılan bronkografide, opak maddenin sağ ana bronşdan özefagusa geçtiğinin görülmesi üzerine (Resim 6) özefagoskopi yapıldı. Dişlerden itibaren 32. cmde, 5 mm çapında bir trakt ağzı görüldü. Bunun dışında tüm özefagus lümeni normal görünümündeydi.
BÖF tanısı konulan hastada yapılan tetkikler sonucu geçirilmiş ya da sistemik enfeksiyona ait bir patoloji bulunamadı. Konvansiyonel tomografilerle de mediastinal dokular incelendi ve olgunun selim bir etiolojiye bağlı olduğuna karar verilerek ameliyata alındı. Sağ 6. İnterkostal aralıktan yapılan standart posterolateral toraktomide, fistül çevresindeki tüm olguların salim olduğu, tümör ya da geçirilmiş enfeksiyon bulgularının olmadığı gözlendi. Hastanın ameliyat sonrası bir sorunu olmadı ve onikinci günde taburcu edildi.
Fistül traktının patolojik tetkiki sonucunda, fistülün özefageal mukoza ve kas tabakası içerdiği görüldü (Resim 7). Olgu, konjenital BÖF olarak değerlendirildi.
| Özefagoskopide, dişlerden 27 cm'de yaklaşık 4 mm çapında fistül ağzı görülüyor |
| Özefagografiye ait iki görüntüde de fistülden opak maddenin bronşa kaçışı izleniyor |
| Bilgisayarlı tomografide, sağ posteromedialde bronşektatik pnömonik alan izleniyor |
| Yaklaşık 3 cm uzunluğunda fistülün cerrahi görüntüsü (*özefagus) |
| a)Fotoğrafta lümeni çevreleyen özefagus squamöz epitelinin respiratuar tipteki epitele geçişi izleniyor(** respiratual epitel, yemek artığı), (HEX30).b)Aynı alanın ileri büyültmedeki görüntüsü(HEX110) |
| Bronkografi sırasında, fistülden özefagusa opak madde kaçışı izleniyor |
| Fistülden yapılan kesitlerde, fistülün, squamöz epitel yanında müsküler tabakayı da içerdiği (okla işaretli) görülmekte (HEX30) |