Kistik higroma yavaşça büyür ve nadiren spontan olarak gerileyebilir. Kist içine kanama veya enfeksiyon kitlenin çapında ani artışa neden olabilir. Kistlerin aspirasyonundan kısmi ve geçici sonuç alınabilir fakat sonrasında enfeksiyon görülebilir. Kitlenin cerrahi olarak tümü ile çıkarılması en iyi tedavi yöntemidir.[1]
Bu yazıda etyolojik nedeni bulunamayan ve göğüs duvarına yerleşimli bir KH olgusunun, cerrahi tedavisi tartışıldı.
Şekil 1: On bir yaşında erkek hastanın sağ üst göğüs bölgesinde fluktuasyon veren kitle lezyonu.
Şekil 3: Ameliyat sırası içi sarı renkli sıvı içeren septalı kitle lezyonu.
Şekil 4: Kistik kitlenin eksize edilmiş hali.
Şekil 5: Hastanın dört ay sonra kontrol arka-ön akciğer filmi. Nüks görülmemektedir.
Kistik higromanın, fetusta 11-12. gebelik haftasından sonra lenfatiklerin venöz yapılar ile birleşmesi gelişmedi ise oluşum süreci başlayabilir. Kistik higroma izole olabileceği gibi bazı kromozomal anomaliler ile birliktelik de gösterebilir. En sık (%40-80) birlikte olduğu anomali Turner sendromudur. Bunun dışında ilişkili karyotip anomalileri; Down sendromu, trizomi 21, Klinefelter sendromu, kısmi trizomiler, kısmi monozomiler, translokasyonlar ve mozaizimlerdir. Hamilelik sırasında olguların 2/3’ünde oligohidroamniyoz gelişir. Yüksek çözünürlüklü ultrasonografi yanında, transvajinal ultrasonografinin de kullanılması, özellikle gebeliğin ilk üç ayında hastalığın saptanma sıklığını artırmaktadır.[4]
Kistik higromaların %75’i servikofasiyal, %20’si aksiller, %5’i mediastinum, retroperitoneal bölge ve daha nadir olarak olgumuzda olduğu gibi göğüs duvarında yerleşim göstermektedir.[1] Kistik higroma, ilk kez 1828’de Redenbacher tarafından tanımlanmıştır.[1] Göğüs duvarında ise ilk kez 1959 yılında Fuller ve Conway tarafından bildirilmiştir.[1]
Schefter,[5] kendi olgularının %53’ünde kitlenin altı aydan daha kısa süre içinde ortaya çıktığını ve progressif bir şekilde birkaç hafta içinde büyüdüğünü bildirmiştir. Bizim olgumuzda da altı ay önce başlayıp, gittikçe büyüyen, göğüs ön duvarına yerleşik kitle öyküsü vardı.
Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi (BT) kistik kitleleri saptayarak tanıya oldukça yardımcı olmasına rağmen, kesin tanı histopatolojik inceleme ile konur. Ultrasonografide kistik görünümün baskın olduğu multiloküler kitlelerden oluşan septalar şeklinde görülür. Bilgisayarlı tomografi ve MR çevre doku ile ilişkisini göstermektedir.[1] Olgumuzda altı ay içinde gelişen göğüs ön duvarına yerleşim gösteren geniş, yumuşak ve multikistik kitle var idi. Kitlenin damarsal yapılar ile ilişkisi görülmedi.
Literatürde tedavide lezyonun anatomik yerleşimine göre -olgumuzda olduğu gibi- cerrahi olarak çıkarılmasının önemli olduğu belirtilmiş, aynı zamanda çocuklarda tedavisiz iyileşme gözlendiğine dair bulgular da bildirilmiştir.[1] Cerrahi olmayan tedavi seçenekleri sklerozan madde enjeksiyonu (bleomisin, OKT-432), CO2 lazer, radyoterapi ve aspirasyondur. Bazı cerrahlar yakınması olmayan olgularda konservatif kalınmasını önerseler de kitlenin kendiliğinden gerilemesi nadirdir.[1] Total cerrahi eksizyon yapıldığı zaman iyi sonuçlar alındığını bildiren çeşitli çalışmalar vardır.[1] Yerleşim yeri nedeni ile güvenli rezeksiyon yapılamayacak olan olgularda marsüpiyalizasyon önerilen cerrahi yöntemdir.[6] Riechelmann ve ark.,[2] total eksizyon sonrası nüks gözlemediklerini, subtotal eksizyon sonrası %56, parsiyel eksizyon veya aspirasyon sonrası %100 nüks gözlediklerini bildirmişlerdir. Biz de olgumuza total cerrahi eksizyon yaptık. Kitlenin yumuşak, fluktuasyon veren yapıda olduğu ve çevre dokular ile kolay ayrıldığı görüldü. İçi sarı mayi ile dolu idi. Kitleyi patlatmadan pedikülü serbest dikişlerle bağlandı ve total olarak eksize edildi. Ameliyat sonrası dört ay süresince nüks gözlenmedi.
Sonuç olarak, bu olgu göğüs duvarına yerleşmiş KH’nin nadir olması nedeni ile sunuldu. Büyük, fluktuan, transluminal kitleler kistik higroma tanısını düşündürmeli ve uygun tanı yöntemleri kullanılarak, cerrahi tedavisi yapılmalıdır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Kibar AE, Çakır BÇ, Tiryaki T, Peltek N, Yılmaz H, Atayurt
H ve ark. Göğüs duvarında kistik higroma: nadir bir yerleşim
yeri. Türk Pediatri Arşivi 2005;40:241-3.
2) Riechelmann H, Muehlfay G, Keck T, Mattfeldt T,
Rettinger G. Total, subtotal, and partial surgical removal of
cervicofacial lymphangiomas. Arch Otolaryngol Head Neck
Surg 1999;125:643-8.
3) Dowd CN. XI. Hygroma Cysticum Colli: Its Structure and
Etiology. Ann Surg 1913 ;58:112-32.
4) Öztürk A, Sırmatel Ö, Gültekin E, Bitiren M. Dev kistik
higroma: prenatal tanı ve bulgular. Tanısal ve Girişimsel
Radyoloji 2002;8:407-9.