Hemotoraks veya pnömotoraks olmamış. Konservatif tedavi uygulanan hasta da bir süre sonra sağ klavikula üzerinde şişlik ve ses kısıklığı başlamış.
Hastanın fizik muayenesinde, sağda klavikula altından servikal bölgeye uzanan yaklaşık 10x10 cm boyutunda yumuşak, bastırınca kaybolan kitle saptandı (Resim 1). Bu kitle ve sağ hemipleji dışında başka patolojik bulgu saptanmadı. PA akciğer grafisinde kronik obstrüktif akciğer hastalığı bulguları dışında özellik yoktu. Toraks CT' de sağ hemitoraks apikalde toraks içinde başlayıp servikal bölgeye uzanan hava kisti saptandı (Resim 2). Ayrıca plevral kalınlaşma mevcuttu. Olgunun rutin biyokimyasında ise hipoproteinemi saptandı.
Hastaya sağ posterolateral torakotomi kesisiyle 4. Kot yatağından toraksa girildi. Viseral plevranın kupulada pariyetal plevraya yapışık olduğu ve viseral plevranın kalınlaştığı saptandı. Yapışıklık ayrıldığında akciğer apeksinde 2x4 cm' lik alanda kalınlaşma ve bir noktada 0.5 cm çapında bronş ağzı saptandı. Bu bölge wedge rezeksiyonla rezeke edildi. Toraks duvarında ise klavikula kenarında 1x1 cm boyutlarında fistül ağzı saptandı. Bu alan non absorbabl sütürlerle kapatıldı ve operasyon sonlandırıldı. Postoperatif dönemde patolojik durum tamamen düzeldi ve hipoprotenemiye bağlı cilt altı seröz drenaj dışında problemi olmadı (Resim 3).
Travmatik akciğer yalancı kistleri genellikle 30 yaş altında görülmektedir, Karakteristik semptomları hemoptizi, göğüs ağrısı, öksürük ve ateş yükselmesi olduğu bildirilmektedir [1]. Olgumuzda belirtilen semptomların hiçbiri yoktu, yalnızca operasyon sonrasında kaybolan ses kısıklığı mevcuttu.
Scullion [3] travmatik akciğer herniasyonlarını yerleşimine göre servikal, torasik ve diafragmatik olarak sınıflamaktadır. Servikal bölgeden olan herniasyonun çok nadir olduğu ve genellikle travma nedeniyle değil, konjenital veya spontan olabileceğini bildirmektedir. Spontan olmasındaki en önemli etkenini ise kronik obstrüktif akciğer hastalığına bağlamaktadır. Olgumuzda orta derecede kronik obstrüktif akciğer hastalığı olmasına rağmen servikal bölgedeki herniasyon travmatik olarak meydana gelmiştir.
Shirakusa [1] ve ark genellikle hava kistlerinin konservatif tedavi ile travmadan 1 ay sonra kaybolduğunu bildirmektedirler, ancak sundukları 4 olgudan birinde 3 ay geçmesine rağmen kistin kaybolmaması üzerine orta lobektomi yapmak zorunda kaldıklarını yayınlamışlardır. Olgumuzda 6 ay geçmesine rağmen resorbsiyonun olmaması ve herniasyonun olması nedeniyle cerrahi tedaviye karar verildi. Sordash [4] ve ark. da yayınladıkları olgularda genellikle cerrahi tedaviye gerek kalmadığını, cerrahi tedavi uyguladıklarında travmatik kistin ince duvarlı subplevral yerleşimli olduğunu bildirmektedirler. Cerrahi tedavide, kistin oluştuğu akciğer kısmına wedge rezeksiyon ve klavikula fraktürü sonucu oluşan toraks duvarındaki defekte primer tamirin yeterli olduğu düşünüldü.
Literatürde inceleyebildiğimiz diğer bildirilerde travmatik akciğer kistlerinin toraks duvarı dışına protrüze olduğuna rastlanmadı. Bu yüzden ilginç olduğu düşünülmektedir.
1) Shirakusa T, Araki Y et al. Traumatic lung pseudocyst. Thorax 1987; 42: 516-519.
2) Fısch AE, Brodey PA, Salman BJ, Mail JC. Postthoracotomy lung herniation. Br J Radiol 1978;
51: 688-690.