Discussion
Akut rejeksiyon tanısında EMB altın standart olarak güvenirliliğini korumaktadır. Ancak işlem invaziv olup, ilk altı ayda 12 sefer yapılması gereken pahalı bir işlemdir. Bu nedenle noninvaziv teknikler üzerinde çalışmalar sürmektedir. Siklosporinin keşfinden önce standart EKG, rejeksiyon tanısında faydalı bir şekilde kullanılmıştır. Elektrokardiyografi kayıtlarında voltaj düşüklüğü miyokardiyal ödem ve lenfosit infiltrasyonu ile korele bulunmuştur [
4]. Aynı çalışma prensibine sahip, ancak çok daha geliştirilmiş intramiyokardiyal elektrokardiyogram (IMEG) kullanıma girmiş ve EMB olmaksızın güvenle kullanılmaya başlanmıştır [
5]. Biz bu bilgiler ışığında daha basit, ucuz bilgisayar veya telefon ortamı gerektirmeyen ve temel prensibi aynı olan epikardiyal pace maker teli üzerinden EKG kaydı alarak rejeksiyon takibi yapmayı amaçladık. Postoperatif ilk ay içinde hergün aldığımız kayıtlarla bir rejeksiyon atağı esnasında belirgin R dalga amplitüdünde azalma tespit ettik. İntramiyokardiyal elektrokardiyogram ile yapılan çalışmalarda üç unipolar ve üç bipolar elektrot ile her iki ventrikül ve apeksten kayıtlar hergün seri bir şekilde alınmakta ve QRS kompleksinin ortalama voltajı software bir program ile hesaplanmaktadır. Gece gelen imputlar bir modem aracılığıyla hastaneye iletilmekte ve sabah print edilip değerlendirilmektedir. Eğer ard arda üç gün gelen sonuçlarda %8'lik bir voltaj azalması durumunda rejeksiyon lehine yorumlanmaktadır [
5-
8]. Aynı klinikte EMB ile korele olarak yapılan çalışmalarda akut rejeksiyon için IMEGnin sensivitesi %100, spesifitesi ise %97 olarak bulunmuştur [
8]. İntramiyokardiyal elekrokardiyogramnın ekokardiyografi ile desteklenmesi durumunda, özellikle humoral rejeksiyonda, biyopsiden daha üstün olacağını savunulmaktadırlar [
8]. Ancak özellikle pediyatrik yaş grubunda EMB yapma zorluğu herkes tarafından bilinmekte ve takipte problem oluşmaktadır. Bu hastalarda IMEG ile beraber özellikle tecrübeli elemanlarla yapılan detaylı ekokardiyografinin güvenle kullanılabileceği savunulmaktadır [
7]. Bu ay içerisinde gerçekleştirdiğimiz transplantasyon vakasını da aynı yöntemle izledik. Bu kez hem amplitüd kayıtları, hem de trashold ölçümlerini yaptık. İlk 15 günde ne voltaj, ne de trashold ölçümlerinde azalma tespit etmedik. Ancak epikardiyal EKGnin skar dokusu nedeniyle trashold artması sonucunda sınırlı bir dönemde (1ay) kullanılabilir. Daha uzun sürelerde ise yalancı pozitif sonuçlar verebilir. Bir diğer handikap ise kayıtlar sadece sağ ventrikül üzerinden alınması ve rejeksiyon reaksiyonununda fokal olabileceği düşünüldüğünde yalancı negatif sonuç verebilir olmasıdır. Ancak epikardiyal pace telinin sağ, sol ventrikül ve apekse konarak bu sorunun aşılacağı ve daha güvenli ve daha homojen sonuçlar alınacağını düşünmekteyiz.